İşte sonuç: Wilibald'dan olma Bramblerose'dan doğma Samwise Hamwich of Buckleberry Fern...
28 Aralık 2007 Cuma
Samwise Hamwich of Buckleberry Fern
İşte sonuç: Wilibald'dan olma Bramblerose'dan doğma Samwise Hamwich of Buckleberry Fern...
Yangın var!
Bayramın dördüncü günü terkettik evimizi, gidiş o gidiş... Perşembe sabahı erkenden kalkıp şu nüfüs kağıdı -evet yine kaybettim nüfus kağıdımı, ne var?- ve adrese dayalı nüfus kayıt sistemi meselesini halledebileyim diye, çarşamba gecesi evde kalayım dedim ben... Eve gittim, sürpriiiiz:
Biz evden çıktıktan sonra, yangın çıkmış dördüncü katta, bizim ev dokuzuncu katta, ama her taraf ise bulanmış... Endişe edecek bir durum yok ama işte bu durumda ev temizleninceye kadar, ki bu hafta sonu hallolmasını umuyoruz, Üsküdar'dayız. Tüm dost ve sevenlerimize duyurulur...
Benim en iyi dostum...
Aleko: Çöllerin Prensi
Başlarda, uyku mahmurluğunun da etkisiyle memnundu çöllerin prensi olmaktan kendisi ama, etraftaki kalabalığı görünce, benim omuzlarımda mı şimdi bu kadar insanın sorumluluğu diye kıyameti kopardı hazret, bir buçuk saat kadar susmadan ağladı. Sonunda Hülya Abla'nın başarılı müdaheleleriyle etkisiz hale getirildi. O anları belgeleyemedik, kusurumuz affoluna...
Emir Ali, devr-i saadetinde...
20 Aralık 2007 Perşembe
Ali artık abi oldu!
Evet, kendisi henüz farkında değil ve aralarında topu topu üç buçuk ay olduğu için ömrü billah da farkında olmayacak ama, arefe günü abi oldu Ali...
İbrahim Ediz'in keyfini daha fazla bekleyemeceklerine karar veren Demet'le Kadir, arefe günü sabah dokuzda hastaneye giderek kendisini buyur ettiler...
Yasemin aradı haber verdi, İbrahim Ediz gelmiş diye, Kadir'i aradım ben de hemen, hiç kendinde değildi. Sonradan anlattı: meğer ben aradığımda, kucağında İbrahim Ediz, karşısında yarı baygın Demet, "bu çocuğun çenesi neden böyle titriyor acaba çok mu üşüyor" diye dertlenmekteymiş... Hastaneye gittiğimizde sakinleşmişti, çene titremesinin üşümekle alakalı olmadığını da öğrenince rahatladı iyice...
İbrahim Ediz, 3790 gram ve 55 santim doğmuş, yemek sözkonusu olduğunda asabileşebiliyor, ama odasının havalandırması çalıştığı sürece tam bir beyefendi...
29 Kasım 2007 Perşembe
Huyu benzemesin :)
Sonuçta kime benziyor, sahiden bilemiyorum, iki aylıkken filan çekilmiş fotoğraflarıma bakınca, eğer bütün bebekler zaten benzemiyorlarsa birbirlerine, bana benzediğini söyleyebilirim. Kaşlarını çattıkça da annemi görür gibi oluyorum...
Emin olduğumuz bir şey, daha önce de yazmıştım galiba, yemek hususunda şimdilik bana benzemiyor. 8 sene insanların bir tas çorbayı beş dakika erken alabilmek için gırtlak gırtlağa gelebildiği bir ortamda yatılı okumama rağmen, bu yemek hırsına hiç kapılmadım, iştahlı bir insan olamadım, marifet diye söylemiyorum ama, ya unuturum yemek yemeyi, ya da gözümde büyütüp üşenirim... Ama Ali, obur değilse de hiç yemek ayırdetmiyor, boğazından geçen ilaç mı, mama mı, anne sütü mü, hatta yanlışlıkla dudağının kenarına düşen burun damlası mı, umurunda değil, her ihtimalde iştahla yalanıyor...
Mamasını annesi mi veriyor babası mı, anneannesi mi, Ömer Amcası mı, Doktor teyzesi mi, hiç farketmiyor... Hatta geçen ishal aşısı oldu, rotarix diye ağızdan alınan bir çeşit aşı, doktor endişelendi ilk başta, çocuklar sevmiyormuş tadını, ama Ali bitince dudak büktü, devamı yok mu diye... Nimetin kıymetini öğrendi diyoruz, ilk haftalarda geçirdiği açlık tecrübesiyle...
17 Kasım 2007 Cumartesi
Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden, bendim geçen ey sevgili sandalla denizden!
5 Kasım 2007 Pazartesi
Ali bak top!
Efe dünyayı kurtarıyor...
3 Kasım 2007 Cumartesi
Yedisinde neyse yetmişinde de o...
31 Ekim 2007 Çarşamba
Ali Boğaz'da kök salıyor!
Yağmurlu bir gündü. Didem ve Birden'in de katkılarıyla göbeğin bir kısmını bahçedeki büyük manolya ağacının altına, diğer göbeklerin yanına gömdük, bir kısmını da Boğaz'ın serin sularına bıraktık. İnsanın bir tane çocuğu olunca böyle oluyor herhalde, herşeyi bir seferde yapmaya gayret ediyor... Lise'den sınıf arkadaşım Enis'in adı konulurken başına gelenler gibi: Ramazan Muhiddin Siyami Enis...
Göbeğin küçük bir kısmı hala çantamda geziyor, cesaretimi topladığım bir gün Yahya Efendi'ye götüreceğim onu da, valla...
18 Ekim 2007 Perşembe
Ali'nin kırkı uçtu!
O bir hafta boyunca benim beslenmemi üstlenen Gökçe'ye, Oğuz'a ve elbette Loutcha'ya da kocaman teşekkürler... Ama haftanın sonunda doktor kontrolüne gittiğimizde ortaya çıktı ki, Ali sadece 50 gram almış yine... Yapacak bir şey yok, gönül rahatlığıyla mamaya başladık biz de.
Arefe gecesi de abimlere gittik, bayram namazı geleneğimiz bozulmasın diye. Safa Abi de İngiltere'ye gitmek üzere Ankara'dan gelince, Ali Safa Amcasıyla da tanışmış oldu. Yoğun bir geceydi, geç yattık, Eyüp'e gidemedik namaza ama olsun, bu da bizim için bir ilk oluverdi...
Sonra Furkan'la Enes evimize getirdiler bizi, bayram sabahı keyfi yaptı azcık kuzenler, ardından anneanne, dede, teyze ve kuzenlerle gayet sakin bir bayram günü geçirdik.
Sünnet yakışıklıları...
Hava o kadar soğudu ki, ertesi gün Mehmet Abisinin düğününe gelmemeye karar verdi Ali Bey. Gecenin bombası "O da bir dahaki sefere gelir artık" diyen Kübra'dan geldi... Bu arada ikisine de buradan tekrar tekrar büyük mutluluklar dileyelim...
Bayram ertesi, iki düğünün yorgunluğuyla başladık yeni haftaya. Esas büyük heyecan Salı günüydü elbette: Ali'nin kırkı çıktı. Hem de iç rahatlatan bir güzel haberle, kırk uçurmaya doktor teyzemize gittik evvela, rutin kontrol için. Mama sahiden işe yaramış, Ali bey nihayet 310 gram almış... Doktordan çıkıp doğru abime gittik, Ali kitabına bıkıp usanmadan bakıyor ama, kırkı da bankada çıkmış oldu böylece... Yarın akşam da Ali'nin kırkı münasebetiyle Dilek ve Yavuz davet ettiler, kısacası döndük yine normale: Nerde akşam, orda sabah, sizi de bekleriz efendim...
5 Ekim 2007 Cuma
Meğer bu inek bize bir şey anlatmaya çalışıyormuş...
4 Ekim 2007 Perşembe
ali'nin matematik egitimi
etrafin sehnaz, mahmut ve oguz gibi matematik dusmanlari tarafindan cevrilmis durumda. ben de dusundum tasindim, en egilebilir yasta oldugunu da goz onunde bulundurarak seni erkenden baslatmaya karar verdim. allahtan yeryuzunde matematigi benden cok daha yaratici bir sekilde kullanabilen insanlar var da elimden kurtulmus oldun. su ornekten derslerine baslamak gerektigi kanaatindeyim. benim buyuk bir hevesle takip ettigim bir blog. copyright islerine bulasasim yok. direkt adresini veriyorum:
http://indexed.blogspot.com/
3 Ekim 2007 Çarşamba
Enes National Geographic'te!
Bu arada Enes, yayınlanan fotoğraflarını, yavru deniz kaplumbağalarının denize ulaşmalarına refakat etmek üzere geçen ağustos ayında gittiği, Adana'da çekmişti...
Bunlar Enes'in kaplumbağaları...
1 Ekim 2007 Pazartesi
Telefonun delikleri içinde....*
-Aloo, Alicim, nasılsın?
-Hııııı...
-Güzelce uyuyacaksın değil mi?
-Iyaaau...
-Peki oğlum çok öpüyorum şimdi seni.
-(Bir umut ahizeye doğru yalanarak) Hohohohuhuhuşuuupp...
*Bu arada bilemedim, "telefonun delikleri içindeeee" miydi, "telefonun delikleri içindeeeen" mi, ne dersiniz?
27 Eylül 2007 Perşembe
Vapurların Seyri
26 Eylül 2007 Çarşamba
İlk misafirlik
Afra'nın kucağında...
Muna Biset'in doğum günü de 6 Eylül!