Uzun Çorap'tan Ayşe Çavdar'ın davetiyle, "Bir Anneye / Babaya Sorduk" köşesinin geçen haftaki misafiri bendim.
Ayşe hanım sağolsun, "aceleye lüzum yok, tadını çıkara çıkara cevaplayın" deyince, ben de cevapları uzattıkça uzattım:)
Bu vesileyle, Ali Babası ve Kırk Haramiler hakkında çıkan diğer ufak tefek haberlerin de linklerini derli toplu bir şekilde vermiş olayım:
2 Mayıs 2009, Hürriyet:
7-20 Temmuz 2011 Aktüel (sayı: 247)
23 Temmuz 2011 Star Cumartesi
25 Temmuz 2011 Sabah, Günaydın
İşte Uzun Çorap'taki sorular ve cevaplar:
Kaç yaşında baba oldunuz? Planlı
mıydı?
Evlendiğimizde
Tuba daha üniversitedeydi. Çocuk sahibi olmakla alakalı ne olumlu ne olumsuz,
hiç keskin fikirlerimiz, arzularımız yoktu.
“Ne zaman
çocuk yapacaksınız?”, “Daha siz kendiniz çocuksunuz, sakın ha!”, “Aaaa çocuksuz
olmaz!”, “Yoksa olmuyor mu?” salvolarını dört sene boyunca hasarsız atlattık,
sonra bir anda neden olmasın dedik ve bir kaç ay sonra ilk kalp atışlarını
dinliyorduk. Ben otuzumu bitirmek üzereydim, Tuba yirmi dördünü.
Eşinizin hamilelik süreci sizin
açınızdan nasıl geçti?
Hamileliğin
dördüncü ayında tezim için iki aylığına Paris’e gittim. O iki ay benim için
epey zorlu geçti, sürekli deli miyim neyim, ne işim var burada diye
düşünüyordum, Paris postaneleri ve Fransa’da komünikasyon sisteminin işleyişi ile
ilgili de hatırı sayılır bir uzmanlık kazandım.
Giderken
Tuba’da gözle görülür hiçbir fiziksel değişiklik yoktu. İki ay sonra döndüğümde
havaalanında beni bayağı bayağı hamile bir kadın karşılıyordu. Gerçi ben
oradayken de hergün görüşüyorduk ama işin fiziksel kısmını ancak havaalanında
idrak edebildim. Kalp atışlarını dinledikten sonraki ilk büyük sevinç, orada
oldu.
Hamilelik
Tuba’da sürekli bir neşe ve enerji patlaması şeklinde tezahür ettiğinden, benim
açımdan da herşey çok eğlenceli ve rahattı. Sürekli “hamilelik süpermiş, filler
çok şanslı” deyip duruyordu. Doğumdan bir hafta öncesine kadar çalışmaya, bir
gün öncesine kadar da araba kullanmaya devam etti. Bir tek araba kullanma
kısmı, acaba bugün hangi minibüs şoförüyle ralli yaptılar şeklinde bir endişe
kaynağıydı, ama o kadar...
Bir de ne
kadar uğraşırsanız uğraşın, aslında baba olarak bütün o sürecin dışındasınız.
Anneyle ilk andan kurulan fiziksel bağdan yoksunsunuz. Ben de belki bu dışarda
kalma endişesiyle, kendimi o sürece dahil edebilmek için, ilk başlarda çok mu kendimi ortalara sermek olur diye
çekinsem de hamileliğin son haftasında blog yazmaya başladım. Hâlâ da devam
ediyor...
Bebeğinizi ilk gördüğünüzde ne
hissettiniz?
Olumsuz
bir sonuç çıkarsa ne yapacağını bilemediğinden Tuba ikili, üçlü... testleri
yaptırmayı reddetmişti. Doktorumuz da “eğer hekim değilseniz, doğumhaneye
girmemenizi tercih ediyorum” deyince doğuma da giremedim. Herhalde bunların
verdiği stresle doğumhaneden çıkarıp kucağıma verdiklerinde, ilk bütün
parmaklarını saydım. Ne yaptığımın farkında değildim.
Doğumhanenin
önünde benimle birlikte bekleyen arkadaşlarımın tezahüratlarıyla kendisini
süper yakışıklı bulduğumu da hatırlıyorum. Şimdi dönüp ilk gün fotoğraflarına
baktığımda, kargaya yavrusu kuzgun görünür ne demekmiş anlıyorum.
Evde altları kim değiştiriyor?
Artık beş
yaşına geliyor, kendi işini halletmeyi öğrendi. Bebekken, eğer evdeysem altını
da ben değiştiriyordum, mamasını da ben hazırlıyordum, banyosunu da ben
yaptırıyordum ama bunun anneye “yardımcı” olmakla filan ilgisi yok. Hep demin
bahsettiğim o sürecin dışında kalmaktan rahatsız olma durumuyla ilgili, bütün
bunları yapmazsam birşeyler eksik kalacak gibi geliyordu, huzursuz oluyordum.
Gerçi Tuba doğumdan sonra dört yıl kadar çalışmadığı için evde olan ve altını
değiştiren, mamasını hazırlayan, giysilerini ütüleyen, banyosunu yaptıran... genellikle o oluyordu.
İsme nasıl karar verdiniz? Ne oldu?
İsmi Ali.
Cinsiyeti belli olduğunda ben burada değildim, Tuba’nın “pipi göründü!” mesajı
üzerine hemen bilgisayar başına geçtim, konuşurken iki dakikada “Ali olsun”
kararını verdik, sıfır tereddüt.
Bazen
etraftaki süper fantastik isimleri duydukça, Ali büyüyünce “Bizimkiler bana hiç
özenmemiş, ilk akıllarına gelen ismi koymuşlar” diye hüzünlenecek diye dalga
geçiyoruz.
İş ve sosyal hayatınız nasıl
etkilendi?
Bana
kalırsa hiçbirşey değişmedi, en azından benim farkedip üzüldüğüm değişiklikler
olmadı, ne bileyim “Aman Allah’ım hayatım artık eskisi gibi değil” depresyonu
yaşamadım. Gerçi bu Tuba için de böyle midir emin değilim, çalışmaya dört yıl
ara verdi sonuçta... Yine de büyük ölçüde Ali’den önce yaptıklarımızı yapmaya
devam ettik gibime geliyor, bir arkadaşımızın deyimiyle, “yazık, bu çocuk da
kafe köşelerinde büyüdü.”
Ama hayattaki
en yakın arkadaşlarımdan biri, ben “birşey değişmedi ki, ne var yani...”
dedikçe çok eğleniyor, itiraf etmeliyim.
Nasıl bir baba olacağınızı
düşünüyordunuz? Düşündüğünüz gibi oldu mu?
Çocuğunun
başka bir birey olduğunu anlayıp kabullenebilmiş bir baba olabilmeyi umuyordum,
umarım olabilirim.
Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Koli
koli...
Bebeğinizin bakımına kimler yardım
etti?
Sürekli
bir yardım almadık ama Tuba’nın annesi ve ablaları çok destek oldular.
Kendinizi babanızla kıyaslasanız…
Çocukken annemle
babamın bende uyandırdığı özgürlük içinde güvende olma hissini Ali’ye yaşatabilmeyi
umarım. Ötesi için Ali en azından on beş yaşına gelinceye kadar birşey söylemek
istemem.
Kendi tarifiniz bebek/çocuk yemekleri
varsa anlatsanıza…
Aslında
şanslıydık, karnını doyurabilmek için taklalar atmamız gerekmedi. Küçücüktü,
daha dişleri yoktu, neden pizzanın domatesli kısmı kendisine verilmiyor diye
olay çıkardığını hatırlıyorum mesela. Ya da brokolinin tadını değilse de
“modelini” hep beğendi, üstelik artık tadını da seviyor.
Okula
başladıktan sonra ise, evdeki yemeklerin pabucu dama atıldı, diyor ki biz
iğrenç yapıyormuşuz, Kadriye Teyze herşeyi çok lezzetli yapıyormuş. Tarif için
doğru adres biz değiliz yani...
Çocuğunuzla beraber hayatınızda ve
sizde neler değişti?
Söylediğim
gibi hayatım değiştiyse de çok farkında değilim. Zaten sanki hiç Ali’siz bir
hayatım yokmuş gibi geliyor. Ama birşeyler değişti tabi, bence en dramatik
olanı, artık kendimi oğullarla değil, babalarla özdeşleştiriyorum. Bir filmde, bir
romanda, yolda, vapurda, nerede bir baba oğul görsem, kendimi oğulun değil,
babanın yerine koyuyorum. Bu his ilk geldiğinde Ali daha doğmamıştı, beş yıl
oldu hala ilginç geliyor...
Bir de
artık Ali’ye mahcup olmamak için, en azından Galatasaray’ın o hafta kimle maçı
vardı ve sonuç ne oldu öğrenmeye gayret ediyorum.
Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan
zevk alıyorsunuz?
Bu sene
okulu benimkinin karşısındaydı. Tuba’nın bizi bırakmadığı sabahlar elele
tutuşup birlikte yola koyulmaktan, yol boyu kitap okuyup muhabbet etmekten,
sıkılınca “baba telefonunla oynayabilir miyim” demesinden, yorulunca omzuma
çıkmak istemesinden, hep aynı yerlerde aynı numaraları çekmeye çalışmasından
çok zevk aldım.
Bir de
bence bir çocukla vakit geçirmenin en güzel tarafı, muhatabınız durağan değil,
sürekli bir oluş halinde ve bugün çok zevk aldığı birşeyi yarın çok çocuk işi
bulabiliyor. Bu sayede ilelebet sürüp insanı boğacak rutinler mümkün değil.
Sonuçta
kendisiyle sadece milimetrik planlanmış “çok özel” anları paylaşıyor değiliz
ama genel olarak ben Ali’yle vakit geçirirken çok eğleniyorum, umarım o da
kibarlığından sıkılmıyormuş gibi yapmıyordur.
Çocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Fazla
tertipli olmasından bazen ürküyorum. Bir ara en korkulu rüyası kötü adamların
gece gelip yatağını bozmasıydı diyeyim siz anlayın...
Deneyimlerinize dayanarak babalara ve
baba adaylarına önerileriniz var mı?
Valla
kendimi kimselere tavsiye verecek konumda görmüyorum, ama laf
dinletemediklerinde, mucizevi “sayma metodunu” bir denesinler derim. “Ona kadar
sayıyorum , o ayakkabılar giyilmiş olacak”, “Beşe kadar sayıyorum, dooğru
banyoya” gibi... Saymayı bitirdiğimde dediğimi yapmamış olursa ne yapacağım
konusunda hiçbir fikrim yok ama bizde bu
yöntem hala işe yarıyor, belki onlarda da yarar. J
Babalık neymiş?
Aktüel
3 yorum:
Ben bir erkek olsam ve baba olmakla ilgili tereddutlerim olsa, bu roportaji okuduktan sonra hemmen kararimi verir, bir cocuk sahibi olurdum..
çok şeker, çok içten...
bence ali büyüdüğünde annem ve babam bana çok özenmiş diyecektir inşallah 8 yıllık deneyim beni yanıltmıyorsa,hep böyle kalmanız dileğiyle sultan
Yorum Gönder