Duyduk Duymadık Demeyin!

Adres değişikliği

Duyurmayı epey geciktirdim ama yeni adresimiz:  aliozdil.com Her zaman bekleriz... Yanlış çimenliklerde otlamayalım lütfen :)

26 Şubat 2010 Cuma

İyi ki doğdun Yasemin!

kartopu from Mahmut Ozdil on Vimeo.


Aradaki yaş farkı da gitgide kapanıyor. İlk başta tam 25 kat büyüktü Yasemin Ali'den, bugün sadece 11.2 kat!

Bak görüyor musun, nasıl da gençleşiyorsun, doğum günün kutlu olsun Yasemin!

23 Şubat 2010 Salı

Ha ha ha haftaya!

İkidir tenhada (bizim durumumuzda uyurken) kıstırıp, saçlarının gözüne giren kısımlarını kesmekle idare ediyorduk. Ama arkalara müdahale etmeye cesaret edemediğimiz için, artık iyice Vikinglerin Viki'sine dönmüştü.

Gökçe sağolsun, saçmaladığımızda, yüzümüze karşı susup susup içinden içinden kınamak yerine, uyarılarıyla gerçekleri yüzümüze çarpma vazifesini hakkıyla yerine getiriyordu: "Ne bu hal, eşek kemirmiş gibi, derhal berbere!"

Ben tahmin edeceğiniz üzere piyasanın çok dışındayım, berber hususunda ahkam kesecek durumda değilim hiç. Ama bu sefer, karar vermek zor olmadı: Zafer'in öve öve bitiremediği Sinan'dan (evet o avangard kafanın ardındaki isim Sinan) abim de çok memnun kalınca, üstelik Sinan çok daha küçük çocukları bile traş ettiğini söyleyince, bugün randevumuzu alıp, Ortaköy'e yollandık.
Hava cidden şahaneydi, Yasemin de bize katıldı. Ali yol boyu peşinde tahta köpeği "Donyo"yu sürükleyerek saçlarının gözlerine girmesinden ne kadar rahatsız olduğunu, biraz kısaltacağını filan anlattı durdu ama, dükkandan içeri girer girmez tedirginlik başladı.


Solda bizim Denyo, sağda Ali'nin Donyo'su...

Sinan sağolsun, Donyo'yla Ali'ye bütün dükkanı gezdirdi, herkesle tanıştırdı, etraftan oyuncaklar buldu buluşturdu, Ali'nin saçlarının arasından Kinder Surprise'lar çıkarttı filan ama nafile, koltuğa oturma vakti gelince, dudaklar büzüldü, gözlerde yaşlar peydahlandı, "oturmaycam, hadi gidelim bence, kısaltmaycam" nakaratı başladı.

Sonunda Tuba'nın kucağında koltuğa oturmaya razı oldu, Ufuk cep telefonunu Ali'nin hizmetine sundu, Pilot Ali, Co-pilot Ufuk, telefonda araba yarışı oynamaya daldılar, Yasemin'le ben de pitstop ekibi olduk.

Sinan yazık, bütün bu hengamede akrobasi dalında olimpiyatlara hazırlanma yolunda epey yol kat etti...

Ali, Ufuk'a, "şimdi de kırmızı araba, hadi şimdi başka bir araba" diye talimatlar yağdırırken, Sinan sağolsun büyük bir ustalıkla işini bitirdi.

İşler çok parlak başlamamıştı, sanırım başlarda bir ara Sinan da umutsuzluğa kapılır gibi oldu, ama sonuçtan hepimiz memnun kaldık. Ayrılırken, artık iyi bir ikili olmuşlardı...

Söylediğim gibi hava çok güzeldi, biz de hemen evlere dağılmayıp, azıcık Ortaköy'de vakit geçirelim dedik. Karnımız acıkmıştı, Kumpir'de ittifak sağladık.

Kocaman kumpirlerimizi alıp, Ortaköy Camii'nin avlusuna yerleştik.

Galiba kumpirlere ilaç koymuşlardı, kendimizden geçtik...

Kumpirler bittikten sonra, dedik hadi bir de kahve içelim...

Velhasılı kelam, Ali'nin saçlarını bahane edip, böyle bahardan bir gün çaldık. Bu arada ne zaman kış ortasında bahar yaşasak, Zaytung'un şok haberini hatırlayıp ürküyorum:

"Meteoroloji'den Şok Eden Açıklama: "İstanbul'da Bugün Yaşanan Yazdan Kalma Gün Önümüzdeki Yazdan Düşülecek"... "

12 Şubat 2010 Cuma

11 Şubat 2010 Perşembe

Moraller nasıl?

Geçen perşembe akşamı, Aralık ayında kaybettiğimiz Mehmet Çakır'ın anısına düzenlenen programa katıldık Tuba'yla. Çok hüzünlüydü herşey... Ali, anneannesindeydi. Programdan sonra, Ömer'le Yasemin'e uğradık; yemek, sohbet derken, vakit epey ilerledi.
Tam Ömerler'den ayrılmak üzereyken, telefon geldi: Ali'nin yürüyüşü değişmiş, eller belde, bir uçtan bir uca volta atmaya başlamış evin içinde, "Moralim çok bozuk, Tuba da gelmedi ama, Mahmut da gelmedi ama!" diye söylenerek... Sonunda, "Dur bir Tuba'yı arayayım bakiim" deyince de, Anneannesiyle bizi aramışlar: "Nerdesiniz siz? Moralim çok bozuldu ama..."
Yeni mottomuz şimdilerde bu, "Moralim bozuk ama..." E, Ömer'le bu kadar vakit geçirirse, olacağı buydu:)
Mehmet Çakır
1955-2009

9 Şubat 2010 Salı

Doğuştan değnekçi...

Ali'nin ilk söylediği kelimelerden biriydi opopark. Garaj ve "gel gel gel gel" de otoparkla aynı zamanlarda repertuarına giren laflardandır... Tuba geri vitese attığında, ya da etrafta geri geri giden bir araba gördüğünde, Ali'nin oturduğu yerden, hiç istifini bozmadan "gel gel gel gel" çekmeye başladığını duyunca, Oğuz teşhisi koymuştu: "Doğuştan değnekçi"...
Kendisini, yukarıda değnekçilikle başladığı kariyerini, otoparklar kralı olarak taçlandırdığı yatağımızda görüyorsunuz...

Ayna ayna söyle bana...

Hadi ayıplanmaktan çekinmeyip anlatayım, o korkunç soruyu ilk benden duydu Ali... Geçen gün evde oturuyorduk, tam hafta sonu sıkıntısı, biraz Ali'yle eğleneyim dedim, sordum: "Alicim, Mahmut'u mu daha çok seviyorsun, Tuba'yı mı?"
Cevap hiç sekmeden geldi: "Ömer'i seviyorum ben." Sonra da ekledi, "Ööb'ü de seviyorum ama, Bakegin'i de seviyorum ama, Bagıg'ı da seviyorum ama, Hayiy'i de seviyorum ama..."

Ömer'le telefon konuşmalarını da Yasemin bir ara yazsın... O vakte kadar, şu iki fotoğrafa bakıp, konuşmaların tonunu tahmin edebilirsiniz...

Bi kere önce o eli indir...

6 Şubat 2010 Cumartesi

Garfield


Bu hafta, sadece ilk tweetini girmekle kalmadı Ali, ilk sinema tecrübesini de yaşadı. İlk seferinde üç boyutla karşılaşınca kendisi, düşünmeden edemedim, kuşak farkı dedikleri, böyle böyle oluşuyor işte...

Tuba, Ali ve Ali'nin kuzenleri Enes ve Furkan (küçük set) birlikte gittiler. Ali, bilhassa başlarda çok hoşlanmış, Tuba'dan film esnasında gelen SMS'i de paylaşmak istiyorum müsaadenizle: "Garfield'deyiz. 3 boyutlu gözlük Ali'ye kocaman oldu. Arada hopluyor yavrum :)"

Ali kendisi hoplamış ama Allah'tan Tuba'yı hoplatmamış. Aradan sonra, ışıkları kimin kapattığını, neden hala açmadığını, biberonunu filan sormuş sürekli ama, işte popcorn, emzik, biberon, pisi, havhav derken 73 dakikanın sonunu getirmiş...



4 Şubat 2010 Perşembe

İlk Tweet: nn .i.

Dün Tuba'yla Yasemin'deydi Ali. Önce Yasemin'e moda danışmanlığı yapmış:
-Bence giyme o gömleği.
-Neden?
-Beğenmedim hiç ama.
-Nesini beğenmedin?
-Rengini beğenmedim, başka bir şeyler giy bence.
-Peki, başka bir şey giyerim, şimdi sen çık odadan, ben üstümü değiştireyim.
-Tamam tamam, sen değiştir üstünü, ben bakmıyorum.

Daha sonra da Yasemin'in açık duran bilgisayarından ilk tweetini girmiş. Yazarken, elbette konuştuğuna oranla daha gizemli bir insan kendisi, ilk tweet, gördüğünüz üzere şöyle: 
nn .i.

Gerçi sözlü açıklaması daha da kafa karıştırıcı: "Ben bozdum!"