Bu da benden gelsin... ;)
Bugün Tuba'nın doğumgünü. Kendisini mutlu etmek istiyorsanız, dolaplarınızı, çekmecelerinizi düzenleyin, eşyalarınızı yerleştirirken üşenmeyin, sınıflandırmanızı sadece içeri tıktıklarınızın cinsine göre değil, dokularına, renklerine, desenlerine, büyüklüklerine, ebatlarına, kullanılma sıklıklarına, yaşlarına, onlara karşı olan hislerinize... göre (bütün bunları ve aklınıza gelebilecek diğer kriterlerin hepsini bir arada kullanmanız gerekiyor, lütfen kolaycılık yapmayalım) ve elbette çekmeceler çekilip kapaklar açıldığında karşılaşılacak "manzarayı" da hesaba katarak yapın.
Trafikte seyrederken, yol isteyenlere yol verin, yaya gördünüz mü yavaşlayın, o yaya yola adım atacak gibiyse durun, dur levhası gördüğünüz her durumda durun ve bütün hareketlerinizde bir nizam bir insicam olsun. Sürekli, ellerinizi önünüzdeki arkadaşınızın omuzlarına koyduğunuz günleri hayal edin. Sırayı bozmayın. Yeni bir şerit yaratmaya tevessül etmeyin ama çok zorda kalırsanız, o yeni şeridiniz de ip gibi olsun.
Yazı yazarken, imla kurallarına riayet edin. Türk Dil Kurumu'nu eleştirebilir, hatta kendi kurallarınızı yaratabilirsiniz. Kimse sayıları her durumda ayrı yazmak zorunda değil elbette ama rica ederim tutarlı olun. Dahi (a kısa i uzun) anlamındaki de'yi, soru eklerini, bağlaç olan ki'yi ayrı yazın. Bu hususta kural geliştirmeye yeltenmeyin. Yazdıklarınızı okuyan, okudukça da kendini tutamayıp düzelten birileri olduğunu unutmayın.
Bütün bunlara hayatımızın her anında dikkat etmemiz, yaşantımızı bu ve bunlar gibi başka prensipler doğrultusunda şekillendirmemiz elbette en doğrusu. Ama en azından, Tuba'nın doğumu vesilesiyle tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve temsilciliğimiz yoksa bile sevdiğimiz bir takım memleketlerde şenliklerle kutlanmasını önerdiğim 3 Ocak Jilet Gibi Çekmeceler Dolaplar, Trafikte İp Gibi Şeritler ve Söz Dinleyen Kelimeler Bayramı'nda, hiç olmazsa senede bir gün, daha özenli, tertipli, düzenli bir insan olalım. Tuba'ya dünyamızda iyi şeyler de oluyor dedirtelim...
Sağ olun, var olun!