Duyduk Duymadık Demeyin!

Adres değişikliği

Duyurmayı epey geciktirdim ama yeni adresimiz:  aliozdil.com Her zaman bekleriz... Yanlış çimenliklerde otlamayalım lütfen :)

7 Haziran 2008 Cumartesi

Tavşan avı

Loutcha'yla tanışma...



Yeni oyun arkadaşı Ali'yi ne zamandır heyecanla bekliyordu Loutcha. Bu arada tanımayanlar için kendisi Ali'den yaklaşık 8 ay büyük, sizin de gördüğünüz gibi pek alımlı bir küçük hanım. Gökçe ve Oğuz'la birlikte yaşıyor.

Ali oturma meselesini öğrendikten sonra nihayet tanıştılar. Epey oluyor gerçi, yanlış kalmadıysa aklımda, taaa Alperen'i askere uğurladığımız gündü, düşünün oturmaktan bahsediyoruz, Ali Bey artık neredeyse yürüme aşamasına geçti... Ama işte önce görüntülerin yönetmenimiz Oğuz'un süpersonik makinesinden bizim bilgisayara aktarılması, sonra mp4 dosyaları nasıl editlenir onu öğrenelim derken, film işi bugüne sarktı...

23 Nisan...

Takvimlerimiz 7 Haziran'ı gösteriyor ama, hiç yazmamaktan iyidir, evet efendim, 23 Nisan'da, Ali'nin ilk çocuk bayramında cümbür cemaat Heybeliada'daydık...

Cümbür cemaat derken sadece çekirdek ailemizi, Fazıl'ı, Selman'ı, Hatice'yi, Aslıhan'ı, Serdar'ı, Elif Eda'yı kasdetmiyorum elbette, İstanbul'un üçte biri de bizimle birlikte ada vapurundaydı...

Ali giderken yol boyu uyudu, adada bir Selman'ın tepesinde, bir Fazıl'ın kollarında, keyfine diyecek yoktu. Gerçi bütün önlemlere rağmen kıpkırmızı oldu, istediği kadar çay içemediği için biraz bozuldu filan ama o kadar da olacak artık...

Dönüşte vapur cidden kalabalıktı, ama Ali yine çok neşeliydi, sosyalleşmekten hiç sıkılmadı. Fakat vapurun halini bilsek, yine de cesaret edebilir miydik, hiç emin değilim....
Ali nasıl bir işe bulaştığının farkında değil...

"Ali bak at..." Ama ilgisini çekmedi atlar hiç...

"Saçlı bir kafa, erkekte saç, hmmm, ne kadar enteresan..."

"Geldikleri gibi giderler..."

"Çay istiyorum..."

"Meyve püresini Fazıl yiyebilir..."

"Yeter ki çayıma dokunmasın...."

Dönüş hengamesi...

Tay tay...


Bu aralar en büyük neşe kaynağımız ayağa kalkmak... Emekleme filan hak getire, ama sıkıca tutunup kalkmak, sonra da çılgınca zıplamak istiyor deli gönül....

Son dakika düzeltmesi: Biraz evel konuştum Tuba'yla, Ali bugün bir bardak sıcak çaya ulaşmak uğruna üç adım emeklemiş!

Gel pisi pisi...


Anneannesinin penceresinden canı çıkıyor pisi pisileri çağırıp bakacak diye... Biz de geçen sabah bari dışarı çıkıp besleyelim yavruları dedik, kediler biraz ürktü taşkın sevinç gösterimizden ama güzelce yediler peynirleri...


6 Haziran 2008 Cuma

Ufff...


Tabii iki aydır bir şey yazmayınca birikiyor, bu arada Ali ilk ev kazasını da atlattı... Yatma saatine yakın, kucağımdaydı, huzursuzlandı, oturuyor ya artık, bari yere oturtayım, oyalansın dedim, heyecanla halıya hamle edince, ağzında da emziği vardı, emzikle birlikte yüz üstü kapaklandı yere, dudağı patladı...

Üzerindeki kırmızılıklar, tulumunun deseni değil maalesef, patlayan dudağın marifeti...

Bu arada ben hiç şaşırtıcı değil, fena oldum kanı görünce, Tuba ise, duruma hakim bir şekilde müdahale etti, yıkadı, hasarı kontrol etti, ama sinirleri bozuldu onun da, uyuyuncaya kadar kötü çizgi film karakteri kahkahalarıyla güldü...

5 Haziran 2008 Perşembe

Aman doktor!

Dr. Asuman Akça ile Enes ve Furkan Beyler'i tahtından eden Ali Özdil Bey...

Alışmıştık, ne güzel her ay gidiyorduk Asuman Hanım'a, ama yedinci ay muayenesinde bir süprizle karşılaştık. Aşılar şimdilik bitmiş, bir yaşına kadar görmeyecekmişiz doktor teyzemizi... İki ay oldu, biz de burdan selam edelim kendisine, Atilla Bey'e ve Gülsemin Hanım'a...

4 Haziran 2008 Çarşamba

Ali Şato'da...

Evet, hem Kartal'ı, hem Beykoz'u gördü Ali... Önce 20 Nisan'da, derneğin kahvaltısı vardı, Kartal'da, okulun yeni binalarında, hep birlikte gittik... Ali kalem sattı...

Şato maskeli baloya hazırlanmış...

18 Mayıs'ta da 94'lüler toplaşması oldu, bu sefer Beykoz'da... Tuba da bizim çıkışımıza geldi Ali'yle birlikte. Beykoz'u Tuba da ilk kez Ali'yle görmüş oldu böylece...

Büyük saha diye bir şey de kalmamış...

Kısacası Beykoz'da değişen bir şey yok, estetik ameliyatlara devam....

20 sene sonra, klasik Beykoz pozu: Önder, Sabri, Demiray, Cenk, Ben, Ali ve Küçük Ateş...

Ali'yle Tuba, önce 7, sonra 8 B'ye ev sahipliği yapan sınıfta, ama bu duvarların soluk sarı olması gerekiyordu....